Bugünlerin kıymetini bilin, güzelce dinlenin; çünkü diş hekimlerini ve dental sektörü çok yoğun günler bekliyor

Elbette bu kayıtsız şartsız bir iyimserlik değil. Sadece yaptığımız farklı projeksiyonların, gelecek senaryolarının gayet olumlu yönde seyrettiğini görüyoruz. Bu da bizi umutlandırıyor. Yeter ki, dereye su gelinceye kadar kurbağanın gözü patlamasın.



26.04.2020

BÜLENT MANAV
Diş Hekimi / VESTA & VYG Yönetim Kurulu Başkanı


Kovid-19, hiç beklenmedik bir şekilde gündemimize girdi ve çok kısa sürede alışkanlıklarımızı, ilişkilerimizi, davranış kalıplarımızı altüst etmeyi başardı. Bütün dünyanın gündemine oturdu ve gündelik hayatlarımızı çok derinden etkiledi. Hepimizin kafasında deli sorular. Bundan sonra ne olacak? Kliniklerimize ne zaman dönebileceğiz? Hasta sayılarımız azalacak mı? Mesleğin ve sektörün geleceğini neler bekliyor? Daha neler neler…

Zor günlerden geçiyoruz, herkes ekonomik, psikolojik ve sıhhi riskler altında, tedirgin bir bekleyiş içinde, kabul ediyorum. Ama her şeye rağmen ben iyimser taraftayım, peşin peşin yazayım. O yüzden en sonda diyeceğimi en başta diyeyim ve Kovid-19 salgınının ilk günlerinden bu yana görüştüğüm meslektaşlara, sektör mensuplarına, şirketteki mesai arkadaşlarıma söyleyip durduğum bir cümleyi sizinle de paylaşayım: İnsanoğlunun dişleri olduğu müddetçe bu mesleğin ve sektörün sırtı yere gelmez, rahat olun.

Elbette bu kayıtsız şartsız bir iyimserlik değil. Sadece yaptığımız farklı projeksiyonların, gelecek senaryolarının gayet olumlu yönde seyrettiğini görüyoruz. Bu da bizi umutlandırıyor. Yeter ki, dereye su gelinceye kadar kurbağanın gözü patlamasın.

YENİ KLİŞEMİZ: HİÇBİR ŞEY ESKİSİ OLMAYACAK

Şu cümleyi kurmayan kalmadı: Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Evet, Kovid19 günleri bir şekilde geride kalıp hayatlarımız normale dönse de, yaşamakta olduğumuz bu sürecin, gerek sosyal gerekse meslek hayatımız üzerinde kalıcı etkileri olacağı aşikâr. Hem hekim olarak bizlerin, hem de hastalarımızın öncelikleri, korkuları, çekinceleri, beklentileri değişip dönüşecek. 

Hadi kabul edelim, hepimiz, farklı dozlarda da olsa, birer OKB’li gibi davranmaya başladık bile. Ki, yakın vadede bundan tümüyle kurtulabileceğimizi de düşünmüyorum. 

Yaşı müsait olanlar 1999 İstanbul Depremini ve öncesini şöyle bir hatırlasın. Deprem, bir çok konuda hepimiz açısından bir milat oldu. Deprem sonrası hayatımızda, ev almak/kiralamaktan, tavandaki avizenin seçimine, dolapları, şifonyerleri duvara sabitlemeye kadar bir çok alanda farklı ve yeni “normal”ler oluştu. Ev alırken kapıların açılış yönüne bile dikkat etmeye, telefonları mümkün olduğunca şarjsız bırakmamaya, evin bir köşesinde deprem çantası bulundurmaya, telefonlarımıza acil durum uygulamaları yüklemeye özen gösterir olduk. Bir çoğumuz ev sigortası nedir bilmezken, DASK rutinlerimiz arasına girdi.

Şimdi de, bulaşıcı hastalık algısından dijital platform kullanımına, toplu taşıma araçlarından uçakların koltuk dizaynlarına kadar bir çok konuda “yeni normal”den bahsedilmeye başlandı bile. 

Herkes gibi biz de kendi mesleğimiz ve sektörümüz için salgın sonrası oluşacak “yeni normal – new normal”in tanımları üzerinde kafa yormaya başladık. Takip edebildiğim kadarıyla sosyal medya gruplarında bu yönde gayet derinlikli tartışmalar yürüyor. Firmalar, yeni dönem için tasarlanmış/geliştirilmiş yeni hijyen ürünlerini duyuruyor. Uzaktan eğitim için irili ufaklı çalışmalar yapılıyor.

Hasta tedavi ederken kullanılacak ekipman, kişisel bariyerler, günlük hasta sayıları, bekleme salonlarının dizaynı, anlık sonuç veren test cihazları, ortamdaki havayı filtre/dezenfekte eden cihazlar vb etrafında yeni bir “normal” oluşacak ve bizler, öyle yahut böyle, “Kovid’le yaşamayı” bir şekilde öğreneceğiz. Öğrenmek zorundayız. Çünkü gelecek sene Kovid-21’in hayatımıza bodoslama girmeyeceğini hiç kimse garanti edemez.

Elbette her yeni ürün gamının, her yeni standardın bir de maliyeti var. Muayenehaneler, poliklinikler, hastaneler bu maliyetlerin altından ne kadar kalkabilir, ne kadarını yerine getirebilir, bu yeni maliyetlere rağmen ne kadarı ayakta kalabilir, apayrı bir tartışma konusu.

Hatta belki bir aranot olarak belirtmekte fayda var. Şu sıra pek gündemimize gelmese de, kısa bir süre zarfında tartışmaya başlayacağımız, hekim mali mesuliyet sigortaları var. Zorunlu olmasına rağmen ülkemizde pek efektif işlemeyen bir sistem. Bence yeni dönemde hekimler açısından en önemli tartışma konularından ve maliyet kalemlerinden biri onamlar, hasta kayıtları ve sigortalar olacak. Ama dediğim gibi, bu makalenin konusu başka.

HER ŞEYE RAĞMEN UMUTLUYUM

Ama her şeye rağmen beni umutlu kılan noktaları sıralamak istiyorum çünkü bugün umuda ve iyimser projeksiyonlara, her zaman olduğundan daha fazla ihtiyacımız var.

Salgının hafiflemesi, kontaminasyon riskinin düşmesiyle birlikte, hem ülkemizde, hem de dünyada hayat kademeli olarak normalleşecek. Sözkonusu normalleşme süreciyle birlikte, diş hekimleri de muayenehanelerinde, polikliniklerde hasta kabul etmeye başlayacaklar.

Ben bu normalleşme süreciyle birlikte, diş hekimliği tedavilerinde ve hasta sayılarında hızlı bir artış, önemli bir yoğunluk yaşanacağını düşünüyorum. Bu düşüncemi, beklentimi destekleyen gerekçeleri kısa başlıklar halinde açıklamaya çalışacağım.

1. Ertelenebilir olsa da vazgeçilmez bir ihtiyaç
Diş hekimliği mesleği/sektörü, insanların ertelenebilir olsa da vazgeçilebilir olmayan ihtiyaçları üzerine inşa edilmiştir. İnsanoğlunun dişleri olduğu müddetçe, bu meslek var olacaktır.

2. İhtiyaç sıralamasında öncelikli konular arasında
Benim gibi yaşı 50’yi devirmiş olanların gayet iyi hatırlayacağı gibi, bizim çocukluk hatta gençlik yıllarımızda bile diş sağlığı, insanların ihtiyaç sıralamalarında pek de öncelikli olmayan bir konumdaydı. Ama artık öyle değil. Bir çok insan diş sağlığını temel/hayati ihtiyaçlar kategorisinde görüyor ve bunun için az veya çok harcama yapmayı göze alıyor.

3. Çocuklarımız
Özellikle son çeyrek yüzyıldır, aileler daha az sayıda çocuk sahibi olmayı tercih ediyor fakat ailelerin çocuklarına atfettiği önem, geometrik oranda artan bir grafikle yükseliyor. Ebeveynlerin geçmişe kıyasla daha eğitimli fertler olduğu günümüzde, insanlar çocuklarının diş sağlığına özen gösteriyor. Bu yönde yapacakları sağlık yatırımlarını önceliyor, katlanacakları maliyetlerin çıtasını yukarı çekiyorlar.

4. Sadece sağlık değil, estetik de artık bir ihtiyaç
Günümüzde diş hekimliği denince, sadece diş sağlığından değil, estetikten de bahsediyoruz. Estetik/güzellik amaçlı tedaviler ise, artık lüks olarak değil ihtiyaçlar kategorisinde değerlendiriliyor. Sosyal medyanın hayatlarımıza girmesi ve her telefonun başlıbaşına bir video/film ekipmanına dönüşmesi sonucu, özellikle yüz-gülüş estetiği büyük önem kazandı. Dünyada yapılan bütün projeksiyonlarda, bu önemin giderek artacağı düşünülüyor.

5. Hekimlerin hizmet kalemi çeşitlendi
Diş hekimliği mesleği, bütün dünyada olduğu gibi, ülkemizde de sadece diş tedavi eden bir dal olmanın çok ötesine geçti. Temporomandibular problemlerin tedavisinden uyku apnesine, mezoterapiden dermal dolgu uygulamalarına kadar hizmet kalemleri çeşitlendi. Somut bir örnek olarak, son 10 yıldan bu yana, diş hekimleri non-invaziv estetik tedaviler konusunda da çok güzel işler yapmaya başladı (Dr. Mustafa Bekerecioğlu’nun kulakları çınlasın). Bizim VESTA olarak 2008 yılında başlattığımız süreç, gelişerek devam ediyor ve diş hekimlerinin bu alandaki yetkinliği günden güne daha belirgin hale geliyor.

6. Dental turizm
Dental turizm konusu, aslında kendi içinde farklı dinamikleri, kategorileri barındırıyor. O yüzden burada birkaç alt başlıktan söz etmek daha doğru olacaktır.

Türk sağlık sektörü iyi bir sınav verdi
Hataları kusurları olsa da, kabul edelim ki Türk sağlık sektörü Kovid-19 günlerinde gayet iyi bir sınav verdi. Gerek altyapı yeterliliği, gerek hijyen şartları, gerekse sağlık çalışanlarının yetkinliği bakımından bir çok ülkeyi gölgede bıraktı. Biz bunun önümüzdeki dönemde sağlık turizmine, dolayısıyla da dental turizme önemli bir katkısı olacağını öngörüyoruz. 

Avrupa’da kuyruklar uzayacak
Buradaki önemli bir diğer nokta da şu: Bizdeki gibi, birçok Avrupa ülkesinde de, ağız diş tedavileri noktasında ciddi bir ihtiyaç birikimi oldu. İnsanlar evlerinde kaldı ve ağız, diş, estetik tedavilerini ertelediler. Ortamın nispeten de olsa normale dönmeye başlaması sonucu, Avrupa ülkelerindeki diş kliniklerinde de bir yoğunluk başlayacaktır. Zaten uzun vadeli randevularla çalışılan İngiltere gibi ülkelerde, diş randevu tarihlerinin tahammül sınırlarını zorlayacak kadar uzun olacağını tahmin etmek güç değil. Bu yoğunluk ve uzun bekleme süreleri, dental turizmi teşvik edecektir. Dental turizm destinasyonları arasında da, yukarıda bahsettiğim sebeplerden dolayı, Türkiye’nin pozitif ayrışacağını düşünüyorum.

Gurbetçilerimiz
Bildiğiniz gibi önümüz yaz ve Avrupa’da yaşayan pek çok vatandaşımız ağız diş tedavileri için Türkiye’de geçireceği tatil süresini değerlendirmeyi tercih ediyor. Ama Kovid-19 sonrası süreçte, bu oranın inanılmaz derecede artacağını tahmin etmek, kehanet olmaz. Gerek ortak temizlik/hijyen anlayışı ve hekim/klinik kalitesi bakımından, gerekse Avrupa’daki kliniklerin salgın sonrası yoğunluğu ve uzun vadeli randevular vermesi sebebiyle, gurbetçilerimizin büyük çoğunluğu Türkiye’de tedavi olmayı seçecektir.

7.  ADSM’ler 
Salgın sonrası çalışma dönemiyle ilgili bir başka öngörümüz ise ADSM’ler ile ilgili. Bildiğiniz gibi ADSM’de çalışan meslektaşlarımızın çalışma şartları ağır ve baktıkları, bakmak zorunda oldukları hasta sayıları astronomik. Kovid-19 tedbirleri kapsamında, ADSM’lerde bakılan hasta sayılarına kısıtlama getirileceğini, hekimlerin iş yüklerinin göreceli olarak hafifletileceğini düşünüyoruz. Bu, ADSM hekimi meslektaşlarımız için iyi bir gelişme olur. ADSM’lerde bakılan hasta sayılarının azaltılması, oradaki randevu bekleme sürelerine ise olumsuz yansıyacaktır. Bunun neticesi olarak da, daha fazla sayıda ADSM hastası, muayenehaneleri, poliklinikleri tercih edecektir. Bu da, oralardaki meslektaşlarımız için iyi bir haber olur.

TABLO, BİRAZ FAZLA PEMBE OLMADI MI?

Yazıyı okuyanların “İyi de kardeşim, hiç mi olumsuzluk yok? Hiç mi problem yok? Hiç mi risk yok?” dediğini duyar gibiyim. Olmaz olur mu? Elbette var ama bugün karamsarlık değil, iyimserlik günü. Umutlarımızı diri tutma günü. Hele bir işimizin başına dönelim, hele bir çarklar işlemeye başlasın, olumsuzlukları da konuşur, tartışırız.

Ancak iyimserliğimizi, umudumuzu besleyecek bu kadar çok gösterge varken, niçin karamsar olalım?

Herkese sağlıklı günler dilerim.


 

Bunlar da ilginizi çekebilir

VESTA & VYG Duyurularına Abone Olun

VESTA & VYG duyurularına abone olun; kurs, seminer, fuar ve benzeri etkinlikleri ilk siz duyun.

Devamını Oku

TAZE KADAVRADA CERRAHI KURSLARI

VESTA, uzun yıllardan bu yana, taze insan kadavraları üzerinde temel ve ileri cerrahi kursları düzenlemektedir. Bu eşsiz deneyim, sizi mesleğinizde bir seviye daha yükseltecektir.

Devamını Oku

İngiltere’ye Yerleşmek İsteyen Doktor ve Diş Hekimleri İçin Self Sponsorship Vize İmkanı

İngiltere’ye taşınmak, mesleğini burada sürdürmek, çocuklarının Birleşik Krallık’ta eğitim almasını sağlamak isteyen tıp doktoru ve diş hekimleri için hazırlamış olduğumuz yol haritasını sizlerle paylaşmak istiyoruz.

Devamını Oku

İHTİYACINIZ OLAN EĞİTİM BURADA

Türkiye’nin dişhekimliği konusunda mezuniyet sonrası eğitim lideri VESTA’ya hoş geldiniz. Lütfen sitemizi gezip dolaşın. İlgi duyduğunuz eğitimlerden birini seçebilir, daha fazla bilgi için bizi arayabilirsiniz. İhtiyacınız olan eğitim burada yok mu? O zaman bizim size ihtiyacımız var, lütfen bizi arayın.

Devamını Oku

Bugünlerin kıymetini bilin, güzelce dinlenin; çünkü diş hekimlerini ve dental sektörü çok yoğun günler bekliyor

Elbette bu kayıtsız şartsız bir iyimserlik değil. Sadece yaptığımız farklı projeksiyonların, gelecek senaryolarının gayet olumlu yönde seyrettiğini görüyoruz. Bu da bizi umutlandırıyor. Yeter ki, dereye su gelinceye kadar kurbağanın gözü patlamasın.

Devamını Oku

İngiltere Dişhekimliği Denklik Sınavı ORE Hakkında Merak Edilenler

Dr Hakan Yıldırım, Phoenix Dental Academy kurucusu ve lider eğitmeni Dr Anita Pradhan'ı konuk ediyor ve ORE sınavları hakkında merak ettiğiniz tüm soruları soruyor

Devamını Oku